İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | culminate in (something) f. | (bir şeyle) sonuçlanmak | ||
In this way, Kyoto and Bonn will culminate in an unparalleled burst of innovation. Bu şekilde Kyoto ve Bonn benzersiz bir yenilik patlamasıyla sonuçlanacaktır. More Sentences |
||||
Öbek Fiiller | culminate in (something) f. | (bir şeyle) son bulmak | ||
Öbek Fiiller | culminate in (something) f. | (bir şeyle) sona ermek | ||
Öbek Fiiller | culminate in (something) f. | (bir şeye) vesile olmak | ||
Öbek Fiiller | culminate in (something) f. | (bir şeye) yol açmak |